Batılıların barbar, göçebe, yağmacı, sanatsız ve medeniyetsiz halklar olarak göstermeye can attıkları Türk halklarının esasen çok köklü bir kültür, sanat ve medeniyete sahip olduklarını; Yunanlar da dâhil olmak üzere çevrelerindeki halkların hemen tamamını kültürel yönden etkilediklerini, hem Ruslar’a hem de dünya halklarına sanat ve uygarlık adına çok şey hediye ettiklerini kaydetmesi itibarıyla Grakov’un İskitler çalışması, akademik literatürde oldukça önemli bir yere sahiptir.
Arkeolojik bulgularla desteklenmeyen tarih, daima eksiktir ve şüphe uyandırır. Döneminin en önemli Rus arkeologlarından olan Grakov, bugün büyük bir kısmı Rusya ve Ukrayna topraklarından kalan İskit kalıntılarını büyük bir titizlikle inceleyerek İskit tarihini arkeolojik bulguların ışığında tutarlı bir kronolojiye oturtmaya çalışıyor. Ayrıca ilk çağlarda İskitler’le ilişkide olup da onlardan bahseden Yunanlı, Romalı ve İranlı yazarlar tarafından kaleme alınmış tarih kitaplarını, dikili taşları, devlet kayıtlarını ve hatta kil tabletleri de anlatısına dâhil ederek -dünya tarihinde önemli bir yer tutsa da hâlâ bütün boyutları tam anlamıyla ortaya konamayan- İskitler’i tarihin karanlık sayfalarından bugüne taşıyor. Tuna kıyılarından Anadolu sahillerine, İran coğrafyasından Hindistan’a ve buradan Asya içlerine kadar uzanan hâkimiyet sahaları dikkate alındığında; İskit tarihinin anlaşılması, Eski Dünya’da vuku bulan siyasi, iktisadi, ticari ve kültürel etkileşimlerin daha iyi kavranmasını sağlayacaktır.