Hiçbir dine ve topluma mensup olmadığıma yemin ederim.
Ben insanla var oldum insanlar öleceğim dedi batıl inanç.
Ve uyardı onları,
Bana sınırlar çizemezsiniz, çoğalmamı engelleyemezsiniz.
Sayet beni durdurmaksa niyetiniz,
Aklınızı uykuya teslim etmeyiniz.
Belirli bir şeyin, durumun, oluşumun, ilerlemenin veya benzerlerinin uğursuz önemine ilişkin, akla veya bilgiye dayanmayan bir inanç veya kavramdır batıl inançlar. Bilinmeyen veya gizemli, özellikle dinle bağlantılı olarak irrasyonel korku olarak da tanımlanır. Kısaca korkunun çocuğudur diyebiliriz. Kendi zorbalığının boyutu ve çeşitliliği açısından evrenseldir, birbirleriyle bağlantılarının sorgulanabileceği toplumlarda bile bir benzerini bulmak mümkündür. Kökenlerine inmek her zaman zor olsa da çoğu Antik Çağ’dan miras kalmıştır. Ancak her toplum kendi batıl inançlarını doğurur; bunlar ölümsüzdür, kendini muhafaza eder, yeniler ve çoğalır.
Bir batıl inanca körü körüne bağlanmanız gerekmez, ufacık bir şeyde, farkında olmadan birini uygularken görebilirsiniz kendinizi. İşte bu kitap aklımızdan geçen, bildiğimiz, tanıdığımız batıl inançların Avrupa’daki hikâyesini konu ediniyor. Bununla da kalmayıp günümüz insanına etkilerinden, dizi ve filmlere yansımalardan kesitler sunuyor. Gülnur Özer’in kaleme aldığı Orta Çağ Avrupa’sında Batıl İnançlar sizi özellikle şu üç konuda uyarır: Pazartesi hapşırmayın, çarşamba doğmayın, öldürdüğünüze ise sakın dokunmayın.