Bu kitabı Türkçeye aktarmadan önce hayli düşündüm. Rus milliyetçisi bir yazarın Türk-Rus savaş ve münasebetleri konusunda klasik bakışlarını yansıtan, bazı gerçekleri görmezden gelen, bazılarını çarpıtan bu kitap o kadar önemli miydi?” Kendine has üslup ve notlarıyla bu kitabı Türkçeye aktaran D. Ahsen Batur’un ilk düşüncesi bu olmuştur. Askeri tarihçi Şirokorad’ın asırlar süren “Türk-Rus Savaşları”nı ele alan Rusların Gözünden 240 Yıl Kıran Kırana Osmanlı-Rus Savaşları: Kırım, Balkanlar, 93 Harbi ve Sarıkamış eseri, başlıkta da aktarıldığı gibi uzun soluklu bir anlatıyı kapsıyor. Yerel Türk kavimlerinden itibaren ele alınan mesele Deli Petro’yla başlayıp I. Dünya Savaşı dönemlerine kadar getiriliyor.
16 Mart 1921’de Moskova’da Bolşevik yönetimiyle Mustafa Kemal arasında bir anlaşma imzalanmıştı. Buna göre Batum Gürcistan’a bırakılacak, Kars ve Ardahan Türkiye’ye iade edilecek; taraflar birbirleri aleyhine faaliyette bulunmayacaklardı. Bu konu çok önemli olduğu için anlaşmanın VIII. maddesini aşağı yukarı olduğu gibi veriyorum: “Anlaşmaya imza koyan her iki taraf da, diğer ülkenin yönetiminde veya topraklarının bir kısmında hak iddia eden herhangi bir oluşuma veya onun kendi topraklarına gelmesine, keza diğer ülkeye karşı mücadele vermek amacında olan bir grubun bulunmasına izin vermemeyi taahhüt eder. Rusya ve Türkiye, aynı mecburiyeti karşılıklı şartlar dahilinde Sovyet Kafkas Cumhuriyeti’yle olan ilişkilerinde de yüklenir.”
VI. maddede ise “bugüne kadar her iki ülke arasında yapılmış olan tüm anlaşmalar tarafların çıkarlarına uygun düşmediği için, taraflar bu anlaşmaları mülga ve geçersiz sayarlar” denilmektedir. Bu, Bolşeviklerin en büyük “hatası” idi. Çünkü bu surette Küçük Kaynarca, Yaş, Bükreş, Edirne, Paris, Ayastefanos vs. gibi uluslararası anlaşmalarının tamamı çöpe atılmış oluyordu. Hâlbuki bu anlaşmalar hem sınırları, hem de Boğazlar meselesini belirlemekteydi.